5
 |  Anasayfa |  Ziyaretçi Defteri |  İletişim |          
                

Buyaz İhsan Üren Şiir Ödülü |    
Yazıları |    
Şiirleri |    
Ufuk Turu |    
Kitapları |    
Hakkında |    
Basında |    
Fotoğraflarla |    





ŞİİRİMİZDE 2004 UFUK TURU

     Geçen yılın Ufuk Turu döneminde, bir musallat gribe yakalandım, bitsin diye uğraştıkça, grip yineledi. Bir aydan fazla süren bir hastalık dönemim oldu. Nezle bile olmamış İhsan Üren’i yerden yere vurdu.
     Akıl sağlığım; gitti geldi. Yüzlerce yanlışım, tüm ayıklama çabalarına karşın, görünür biçimde utanç kaynağı oldu. Derya = Deniz, Altıok = Altınok, Seyidhan= Seyyidhan yanlışlıkları; bana gribal dönemde döktüğüm terlerden daha çoğunu döktürdü. Yüksek ateşin bana oynadığı oyunları Ayşegül İzmirli de yazınca, ki yazması gerekirdi! Uzun süre, acı çektim.
     Geçen yılın yanlışlarına, kötümserlik de eşlik etmişti. Bu yıl için böyle bir durum söz konusu değil. Şiirin söylentilere pek aldırdığı söylenemez. Kervan yürüyor, bu sonuç kimleri etkiliyor acaba? Hiç belli değil!. Şiirin, seçkin bir tür olduğu er geç anlaşılacak, yanlışlarda ısrar edilmeyecek. Şiirin katışıksız bir tür olduğunun ayırtına varılacak.
     Akatalpa da yeni bir yaşa, yeni bir yıla başladı 61 sayıyla. Yeni Biçem’in 72 sayılık rekorunu, hiç değilse egale etme yolunda, çizgisinden geriye düşmeden, Türkiye’de yayımlanan edebiyat dergilerinin içinde, bana göre ilk beşteki yerini koruyarak doğru adımlarla yürümesini; yürümese bile yerinde saymasını sürdürdü ki, dilini kullanmasını bile bilmeyenlerin istilasına uğramış bir edebiyat ortamında bunu ben önemli bir başarı sayarım
     Dergi çevresinden Ramis Dara, Nuri Demirci, Hilmi Haşal ve Sedar Ünver Akatalpa dışında başka dergilerde de yazdılar. Özlem Tezcan Dertsiz, Pervaz Yayınları’ndan ilk kitabı “Şimdi Gitsem Güz”ü çıkardı.
     Geçen 6 yılda dergi çevresi, çok ağır, durağan denecek kadar yavaş değişimler yaşadı. Melih Elal bir önceki sayıda derginin öyküsünü yazdı; üniversitede bulunduğumuz sırada, çok değil belki ama, hiç değilse birkaç öğrencinin katılımını sağlayabiliyorduk. Üniversiteden ayrılınca bu göbek bağımız koptu ve değişim nerdeyse durdu. Bu durum, 2004 yılında Bursa’nın bazı potansiyellerini harekete geçirdi. Yazmaya yakın duranlar birleşerek yerel bir dernek kurdular: BUYAZ. Açılımı: Bursa Yazın ve Sanat Derneği. Yönetim Kurulu’na Akatalpalılardan da üye alan bu derneğin iyi şeyler yapacağına inanıyorum. Zaten, etkinliklerini yıl sonuna doğru bir tanışma kokteyliyle başlatan ve hemen ertesi gün bir “Yazar ve Coğrafyası” adlı bir panel düzenleyen ve 2005’e hızlı bir giriş yapan dernek, iyi işler yapılacağının ilk işaretini de vermiş oldu. Bu etkinlikler devam edecek, Bursa'nın kültür-sanat-edebiyat ortamına güçlü katkılar sağlanacak; yerelden ulusala genişleyen Bursa Edebiyat Günleri gibi önemli bir edebiyat olayının içinde yer alınacak, benzeri edebiyat toplantıları düzenlenerek Bursa’yı edebiyatın çekim merkezi haline getirme yolunda çaba gösterilecek; buna inanıyorum.
     Yerel böyle... Genelin toplamına gelince:
     Bu yılın şiir ödülleri şöyle dağıtıldı:
     Gülten Akın, 23. Kitap Fuarı Onur Ödülü’nü, Fazıl Hüsnü Dağlarca da Türkiye Yazarlar Sendikası Onur Ödülü’nü aldı.
     Şili Cumhurbaşkanlığı Yüzüncü Yılı Şeref Madalyası Sait Maden ve Hilmi Yavuz’a; 2004 Dünya Şiir Günü Şiir Büyük Ödülü Ülkü Tamer’e verildi.
     Yunus Nadi Şiir Ödülü’nün birinciliğini Ahmet Erhan (Kaybolmuş Bir Köpek İlanı) ve Tuğrul Keskin (Zifir) paylaştı. Cemal Süreya Şiir Ödülü’nün kitap birinciliğini Selahattin Yolgiden, Su Kıyısında Kimse Yoktu adlı kitabıyla aldı; dosya birinciliğini ise, Nilay Özer (Ol!) ile Ertan Yılmaz (Asya) paylaştı.
     Altın Portakal Şiir Ödülü’nü Güven Turan (Cendere), Ceyhun Atıf Kansu Şiir Ödülü’nü Aydın Hatipoğlu, Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü Aydın Şimşek, Avni Ölez Şiir Ödülü’nü Özgen Seçkin (Yaşadığımız Kimi Saatler), Nüzhet Erman Şiir Ödülü’nü Seyyidhan Kömürcü (Hasar Ayini), Beşparmak Şiir Ödülü’nü Kusey Tangüler, Adnan Yücel Şiir Ödülü’nü Halim Yazıcı, Arkadaş Zekâi Özger Şiir Ödülü’nü Ertuğrul Deveci, Ses Şiir Ödülü’nü Serap Erdoğan (Kamaşma) kazandı.
     Homeros Şiir Ödülü’nün iki (Zeynep Uzunbay – Kim’e / Ertan Yılmaz – Sin); Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü’nün iki (Burak Tokcan / Bengü Özsoy); Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nün üç (Mehmet Öztek – Sentetik Rüyalar, Arife Kalender – Deli Bal, Ali Özgür Özkarcı – Meğer Kambur) birincisi vardı. Yaşar Nabi Şiir Ödülü’nü de Mehmet Öztek (Sentetik Rüyalar) ile Alperen Yeşil paylaştı.
     Kaybettiğimiz şairlere bu yıl, Şükran Kurdakul, Gülsüm İlgün, Ömer Nida, İlhan Geçer ve H. Zekâi Yiğitler eklendi.
     2004 cephesinin kayda değer olayları sadece ödüller ve ölümler değil. Öteki kayıtları arka sayfalarda bulacaksınız.
     Sevgiyle...


UFUK TURU GEZİ PLANI


F. H. DAĞLARCA
İlhan BERK Cavidan TÜMERKAN Gülten AKIN Hilmi YAVUZ

1914
1918 1922 1933 1936

Ülkü TAMER
Güven TURAN Mehmet TANER Günseli İNAL Metin GÜVEN

1937
1943 1946 1947 1947

Sina AKYOL
Nuri DEMİRCİ Hüseyin FERHAD Şerif ERGİNBAY Halide YILDIRIM

1950
1950 1954 1957 1959

Turgay NAR
Enver TOPALOĞLU Yücel KAYIRAN Enis AKIN Enis Yılmaz ARSLAN

1961
1963 1964 1965 1968

M.Can DOĞAN
Özlem T. DERTSİZ Şeref BİLSEL Serap ERDOĞAN Gonca ÖZMEN

1968
1972 1972 1975 1982


ALTERNATİF TUR YOLCULARI


İlhan BERK
Gülten AKIN Kemal ÖZER Ülkü TAMER Adnan ÖZER

1918
1933 1935 1937 1946

Celal SOYCAN
Ebubekir EROĞLU Tahir ABACI Ayten MUTLU Arife KALENDER

1948
1950 1951 1952 1961

Roni MARGULES
Yusuf ALPER Haydar ERGÜLEN Mehmet YAŞİN Turgay KANTÜRK

1955
1960 1956 1958 1964

Osman Hakan
A. Çiğdem SEZER Serdar KOÇAK Cihan OĞUZ Yücel KAYIRAN

1959
1960 1961 1963 1964

Enver TOPALOĞLU
DURUKAN YILDIZ Onur CAYMAZ Emre ALTINOK

1963
1965 1967 1977 1980



2004 Yılının Şairleri, Şiirleri:


01-1914
Fazıl Hüsnü Dağlarca : “Ankara Olayı” Güzel Yazılar 27

02-1918
İlhan Berk : “Madrigal” Adam Sanat 217 03-1922

03-
Cavidan Tümerkan : “Haikular” Şiir Ülkesi 27

04-1926
Mehmet Başaran : “Hep İlk Aşktır” Adam Sanat 217

05-1928
Ali Yüce : “Ezberimdesin” Adam Sanat 221

06-1933
Gülten Akın : “Leke” Kitap-lık 74

07-1935
Ahmet Necdet : “Yokluğunla Çoğalarak” Gösteri 265

: “İlkbahar Tankaları” Adam Sanat 218

08-1935
Kemal Özer : “Süreklilik” Adam Sanat 219

09-1935
Ali Püsküllüoğlu : “Zamansız” Adam Sanat 216

10-1936
Bedrettin Aykın : “Sen Gidince” Şiir Ülkesi 27

11-1936
Ruşen Hakkı : “Ay Altında” Adam Sanat 227

12-1936
Hilmi Yavuz : “Harfler ve Kalem...” Kitap-lık 76

13-1937
Ülkü Tamer : “Bir Yolculuktan” Gösteri 255

14-1939
İhsan Üren : “Mürekkep” Akatalpa 56

15-1940
Fikret Demirağ : “Erotik Şarkı” Yasakmeyve 11

16-1940
Yüksel Pazarkaya : “İstanbul Uzak” Varlık 1167

17-1942
Hüseyin Atabaş : “Kendime Bakınca” Gösteri 260

18-1942
Ataol Behramoğlu : “Okyanusla İlk….” Adam Sanat 226

19-1943
Güven Turan : “Bir Kıyıdan İç…” Le Poète travaille10

20-1944
Özkan Mert : “Ben Orta İki’de” Yasakmeyve 10

21-1944
Arif Madanoğlu : “Ödeştiğimiz Olmuştur” Akatalpa 55

22-1946
Nihat Behram : “Dertli Türkü” Yasakmeyve 9

23-1946
Ahmet Özer : “Ayyüz” Varlık 1167

24-1946
Hüseyin Peker : “Paslanma” Kitap-lık 69

25-1946
Mehmet Taner : “Ait ve Azade” Gösteri 260

26-1846
İsmail Uyaroğlu : “Elacivert” Varlık 1164

27-1947
Ahmet Ada : “Şiirler”(Öteki Kıyı ) Eski 28

28-1947
Gülseli İnal : “Melek Kolonisi” Le Poète travaille10

29-1947
Metin Güven : “Tambur” Gösteri 262

30-1948
Celal Soycan : “Kabil Susar Kendini” Islık 20

31-1949
Arzu K. Ayçiçek : “Suç ve Gece” Yasakmeyve 10

32-1949
Hayati Baki : “Bir ‘Ada’ Şiiri” 3 Nokta Edebiyat

33-1949
Cahit Koytak : “Şiirin Faydaları” Le Poète travaille 10

34-1949
Azer Yaran : “Süreğen Gece” Edebiyat ve Eleştiri75

35-1950
Sina Akyol : “Ölü Hayat” Akatalpa 59

36-1950
Nuri Demirci : “Öte” Kaşgar 36

37-1950
Ebubekir Eroğlu : “Taş” Kitap-lık 68

38-1950
Mehmet M. Tuzcu : “Yaylım” Varlık 1164

39-1951
Tahir Abacı : “Taş Şehir” Akatalpa 52

40-1951
Gültekin Emre : “Enkaz” Akatalpa 52

41-1951
İzzet Yasar : “Resim” Yasakmeyve 9

42-1951
Ergin Yıldızoğlu: “Esin Perisine Requiem” Ed. ve Eleştiri 75

43-1952
Abdülkadir Budak : “Kara Yazmak” Yasakmeyve 9

44-1952
Gazanfer Eryüksel : “Suzinak Bir Kız” Varlık 1160

45-1952
Ayten Mutlu : “Kayıp Nota” E 62

46-1952
Oya Uysal : “Geceyi Bekliyor Akşam” Varlık 1162

47-1953
Şükrü Erbaş : “Su Masalı” Yasakmeyve 7

48-1953
Yaşar Miraç : “Şafağı Tanı” Adam Sanat 220

49-1954
Veysel Çolak : “Hayatla Sevişerek” Varlık 1164

50-1954
Hilmi Haşal : “Kıyı Serzenişi” Akatalpa 53

51-1954
Hüseyin Ferhad : “Kûfe’de Bir…” Kaşgar 36

52-1954
Arife Kalender : “Deli Bal” Dize 107

: “Her Ayıp Yakınımdır” Varlık 1161

53-1955
Osman S. Erkekli : “Kuşlara ve Ormana Dair” Akatalpa 57

54-1955
Roni Margulies : “Nehirler” Adam Sanat 221

55-1955
Serdar Ünver : “Suyu Seviyorduk” Akatalpa 54

56-1956
Yusuf Alper : “İlkyaz Sularında” Yasakmeyve 6

57-1956
Salih Bolat : “Gidenin Verdiği” Adam Sanat 216

58-1956
Haydar Ergülen : “Eray Canberk’in…” Adam Sanat 221

59-1956
Lale Müldür : “Son Yağmurlardan…” Geceyazısı 6

60-1956
Süha Tuğtepe : “Hiç Kimsenin Balığı” Adam Sanat 222

61-1956
İlyas Tunç : “Yaşlanırken…” Akatalpa 58

62-1957
Şerif Erginbay : “Bir Yakın Bir Uzak” Gösteri 261

63-1957
Engin Turgut : “Amber ve Katran” Varlık 1159

64-1958
Mehmet Yaşın : “Şairane Bir Pazar Yemeği” Adam Sanat 227

65-1959
Osman Hakan A. : “Sabaha Dek” Varlık 1161

66-1959
Oğuz Özdem : “Yalnızlık İçin…” Islık 20

67-1959
Salih Mercanoğlu : “Faulkner Bahçesi” Yom 19

68-1959
Halide Yıldırım : “Işıklı Islık” Agora 37

69-1960
Çiğdem Sezer : “Rüya” Akatalpa 49

70-1961
Turgay Kantürk : “Oyuncu Sözler” Varlık 1167

71-1961
Turgay Nar : “Nemli Hazine” Gösteri 262

72-1961
Serdar Koçak : “Tutunan Damla Yasakmeyve 10

73-1962
Hüseyin Alemdar : “Mormakas küçük İskender” Yasakmeyve 11

74-1962
Betül Tarıman : “Bebek Uykusu” 3 Nokta Edebiyat

75-1962
Cem Uzungüneş : “Geniş Ovada Atlar” Kitap-lık 78

76-1963
Cihan Oğuz : “Yeniçeri Kalbi” Akatalpa 54

77-1963
Enver Topaloğlu : “Zar” Gösteri 260

78-1964
Yücel Kayıran : “Eyvay!” Varlık 1165

79-1964
küçük İskender : “Biri Ambulans Çağırsın” Varlık 1163

80-1964
Altay Öktem : “Derin Göç” Yasakmeyve 6

81-1965
Elif Sofya : “Ölçü” Adam Sanat 220

82-1965
Enis Akın : “Aşkın BoşU Sonu” Yasakmeyve 6

83-1965
Deniz Durukan : “Yanındaki Boşluğu…” Varlık 1163

84-1967
Gökçenur Ç. : “Anlamak Gerekir mi” Yasakmeyve 7

85-1967
İrfan Yıldız : “Bir Akşam Dizesi Olsam” Gösteri 265

86-1968
Yılmaz Arslan : “Tanık” Gösteri 257

87-1969
M. Can Doğan : “Yağmur Yağar” Kaşgar 36

88-1972
Şeref Bilsel : “Dar Gül” Kaşgar 36

89-1972
Özlem T. Dertsiz : “Töre Kuşları” Akatalpa 52

90-1973
Selâmi Karabulut : “Baykuş” Gösteri 263

91-1975
Serap Erdoğan : “Kusur” Hayvan 22

92-1976
Nilay Özer : “Bir Ölünün Saatiyle” Varlık 1161

93-1977
Onur Caymaz : “Aşk Savaşları” Adam Sanat 221

94-1977
Mehmet Öztek : “Taya Mektup” Varlık 1162

95-1977
Selahattin Yolgiden : “Zambak” Adam Sanat 216

96-1979
Seyyidhan Kömürcü : “Sinem” Varlık 1162

97-1980
Emrah Altınok : “Kelime-i Bahane” Islık 20

98-1982
Gonca Özmen : “Küskün” Le Poète travaille

99-1986
Ertan Yılmaz : “Uğultu”

100-
Mehmet Erte : “Aya Saranda Taraflarından” Yasakmeyve 7



2003/2004 Yılında Çıkan Şiir Kitapları:


01- Mesut Aşkın
: “Üç Ayın Kırk Ayini” Papirüs Y.

02- Enis Batur
: “Ağırlaştırıcı Sebepler Dîvanı” Altıkırkbeş Y.

03- Salih Bolat
: “Açılmış Kanat” Papirüs Y.

04- İsmail Kılıçarslan
: “Ablam Uzak Ülkede” Birun Y.

05- Zafer Şenocak
: “Kara Kutu” YKY.

06- İbrahim Tenekeci
: “Giderken Söylenmiştir” Birun Y.

07- Selahattin Yolgiden
: “Su Kıyısında Kimse Yoktu” Adam Y.

08- Azer Yaran
: “Giz Menekşesi” YKY.

09- İlyas Tunç
: “Savrulmalar” Ekin Y.

10- Hayati Baki
: “Harfler Kitabı” Ekin Y.

11- Arif Madanoğlu
: “Yürüyüş Şarkıları” Damar Y.

12- Hilmi Haşal
: “Yaralı Gümüş” Yom Y.

13- Salih Mercanoğlu
: “Ara İstasyon” Yom Y.

14- Uğur Aktaş
: “Çinko Yahut Ağzımda Toz” Avesta Y.

15- Zeki Karaaslan
: “Sev-dalı Su” Kora Y.

16- Veysel Çolak
: “Ötesi Yar” Yom Y.

17- Veysel Çolak
: “Buz ve Ateş” Yom Y.

18- Veysel Çolak
: “Ölüler Diyalogu” Yom Y.

19- Veysel Çolak
: “Umut Aşktadır” Yom Y.

20- Veysel Çolak
: “Güzel Suç” Yom Y.

21- Veysel Çolak
: “İkizim Sevgilimdi” Yom Y.

22- Müslüm Yücel
: “Ölü Evi” Yom Y.

23- Metin Fındıkçı
: “Unutulan” Yom Y.

24- Süreyya Berfe
: “Eksik Alfabe” Adam Y.

25- Aziz Kemal Hızıroğlu
: “Mühür” Tümzamanlar Y.

26- Şükrü Erbaş
: “Yalnızlık Heceleri” Ümit Y.

27- Mehmet Butakın
: “Israr Falcıları” Avesta Y.

28- Şeref Bilsel
: “Magmada Kış Mevsimi” Papirüs Y.

29- Ali F. Bilir
: “Güz Anımsamaları” E Y.

30- Turgay Fişekçi
: “Ayçiçeği Özlemi” Adam Y.

31- Yücel Kayıran
: “Beni Hiç Göremezsin” Ekin Y.

32- Necdet Tezcan
: “Güz Üşümeleri” Pervaz Y.

33- küçük İskender
: “Dicle ile Fırat” Gendaş Y.

34- İbrahim Baştuğ
: “İpteki Kareler” Can Y.

35- Abdülkadir Budak
: “Sana Bakmak” Can Y.

36- küçük İskender
: “Bir Daha Bana Benzeme Angel!” Varlık Y.

37-
Mehmet Öztek : “Sentetik Rüyalar” Varlık Y.

38- Özlem Tezcan Dertsiz
: “Şimdi Gitsem Güz” Pervaz Y.

39- Ahmet Necdet
: “İnce Divan” Adam Y.

40- Ahmet Necdet
: “Haiku Kuşu” Alkım Y.

41- Oruç Aruoba
: “Doğançay’ın Çınarları” Metis Y.

42- Mehmet Atilla
: “Beşinci Tat Şiirleri” Mayıs Y.

43- Murat Batmankaya
: “Galibala” Mayıs Y.

44- Ertuğrul Deveci
: “Peneplen” Mayıs Y.

45- İsmail Uyaroğlu
: “Lanettayin Bir Şair” Alkım Y.

46- Ahmet Oktay
: “Poyrazda Kımıldayan Salıncak” Alkım Y.

47-
Erdoğan Alkan : “Eylül Çalgıcısı” Pencere Y.

48- İsmet Özel
: “Çatlıycak Kadar Aşki” Adam Y.

49- Z.O.Saba
: “Bıraktığım İstanbul” Alkım Y.

50- Ergin Yıldızoğlu
: “Geceyle ‘Gece’ Arasında” Alkım Y.

51- Mustafa Köz
: “Açık Yara” Alkım Y.

52- Arif Damar
: “Kırık Makara” Alkım Y.

53- Melisa Gürpınar
: “Küçük Şeyler” Alkım Y.

54- Güven Turan
: “Cendere” YKY.

55- Eyüp Yaşar
: “Kimsesizlik İkilisi” YKY.

56- Cemal Kırca
: “Geçit” Pervaz Y.

57- Şükrü Erbaş
: “Bütün Mevsimler Güz,

Dicle Üstü Ay Bulanık” EverestY.

58- Tuğrul Keskin
: “Solgun” Everest Y.

59- Hilmi Yavuz
: “Hurufî Şiirler” YKY.

60- Necip Fazıl Kısakürek
: “Çile” YKY.

61- Şükrü Erbaş
: “Kül Uzun Sürer / Derin Kesik” Everest Y.

62- Bedirhan Toprak
: “Gece Dili” YKY.

63- Tuğrul Keskin
: “Zifir”




Şiir ve Şairler Hakkında Yazılan Kitaplar:


01- Adonis
: “Güllerin Aydınlığında” Adam Y.

02- Ingeborg Bachmann
: “Toplu Şiirler” YKY.

03- José Marti
: “Göklerde Eriyip Gitmek İsterdim” Adam Y.

04- İlhan Berk
: “Ben İlhan Berk’in Defteriyim” Alkım Y.

05- Hasan Efe
: “Şiir Çözümlemeleri” Etikus Y.

06- Tristan Tzara
: “Dada Manifestoları” Norgunk Y.

07- Ömer Hayyam
: “Nedir Yaşamın Gizi” Adam Y.

08- Sappho
: “Adım Hiç Unutulmayacak” Adam Y.

09- Yannis Ritsos
: “Görülmemiş Bir Çiçek Açma” Adam Y.

10- René Char
: “Sessiz Oyun” Alkım Y.

11- küçük İskender
: “Rimbo’ya Akıl Notları” Alkım Y.

12- Boıleau
: “Şiir Sanatı” Multılıngual

13-
: “Hüseyin Ferhad Şiiri” Antalya Kültür Sanat Y.

14- Hilmi Haşal
: “Şiir Seddinde Kronos” Yom Y.

15- Orhan Kahyaoğlu
: “Mor Külhani” (E. Ayhan Şiiri) neKitaplar Y.

16- Heinrich Heine
: “Şarkılar Kitabı” Adam Y.

17- Lautréamont
: “Maldoror Şarkıları” Gendaş Y.

18- I.Karşıyaka Şiir Kurultayı:
“Şiirin Dışında Üşürsünüz” Belediye Y.

19-
“Lesbos Şiiri” (Sappho ile Alkaios) Gendaş Y.

20- Octavio Paz
: “Çifte Alev” Okuyan Us Y.

21- Ahmet İnam
: “Şiir Gerçek İçinde” Simge Y.

22-
Ece Ayhan : “Hoşça Kal , İlhan Berk’e Mektuplar” YKY.

23- Adonis
: “Doğu ve Batı” Dünya Kitapları

24- Edgar Allan Poe
: “Şiir Anıtları:9” Çekirdek Y.

25- Bulgar Kadın Şairleri
: “Güneşin Bir Çiy Damlasında da Parıldadığı Gibi” Papirüs Y.

26- Ataol Behramoğlu
: “Mayakovski” Alkım Y.

27- Cummings
: (profil) Samet Köse YKY.



1- Fazıl Hüsnü DAĞLARCA (1914)

Yaş 90. Maşallah, sağlıklı bir yaşam Ustaya!
2004 onun yılıydı. Nice yıllara Usta…

ANKARA OLAYI

Cebrail
Azrail
Mikail
İsrafil

Yenişehir’deki büyük yapının kapısına dayandılar
Görevliler baktı kimliklerine
Giremezsiniz dediler
Siz içerde değil misiniz?

GERÇEK

Kar yağdı mı
Büyürdü yaşlı çiftçi
Büyük gelirdi eli çorba kaşığına
Boynu gömleğine
Ceketi omuzuna
Bacakları pantolonuna
Ayağı ayakkabısına
Şaşıyordu bu duruma adamcağız

Bu adam Anadolu olmasın
Dağ taş kar
Adamın ağzı kırk bin köy
Lokması serçe

(Güzel Yazılar 27, Mayıs-Haziran 2004)


2- İlhan BERK (1918)

Madrigaller; İlhan Berk toprağını sevdi. Gençlik kokuyor, ne güzel!..

MADRİGALLER

Bir yazıdır yüz sevgilim bilmediğimiz bir dilde yazılmış.

I. Biz sizinle geceleri sokaklara, kalabalıklara, seslere
çıkardık.
II. Bir nehir aşağılara doğru süzülür, bir leoparın burnunu
okşardı bir çocuk.
III. …. güneş uzanırdı.
IV. Neden sonra yüzünüzde eski bir güneşle gelirdiniz.
V. Bir yazıdır yüz, sevgilim, bilmediğimiz bir dilde yazılmış.
VI. Ben bir bulutu indirir, kıyıya çekerdim.

(Adam Sanat 217, Şubat 2004)



3- Cavidan TÜMERKAN (1922)

Cavidan Tümerkan eski bir şair! Ne mutlu imzasını gördük.
20-25 yıldır suskundu! Haikuları içten ve yalındı.

HAİKULAR

Ne bayram ne yar
Bırakın uyuyayım
Benim uykum var

Ateşböceği
Özlüyor seni şimdi
Yaz geceleri

Soruyor bülbül
Öyle güzel açar mı
Sevilmese gül

Gün gitti ama
Ressamı kıskandıran
Renkler orada

(Şiir Ülkesi 27, Ekim 2004)


4- Gülten AKIN (1933)

23.TÜYAP Kitap Fuarı’nın Onur Şairi’ydi. Ne mutlu ona! Elinin geçtiği yerden, şiir de geçiyor. Şiirimiz bu nedenle dipdiri!

LEKE

Çağın en karmaşık yerinde durduk
biri bizi yazsın, kendimiz değilse
kim yazacak
sustukça köreldi
kaba günü yonttuğumuz ince bıçak

nerde onlar, her kımıldayışta
çakan tansık, ışıldatan büyü
bir gün daha görülmedi
bir gün daha geçti otları soldurarak

öğrendik de körmüş, sanki yokmuş
ne yol ne bir geçip giden
ne kaydını tutan geçip gidenin
dediler ki
onları kilitle, anahtarı eski yerine bırak
oysa
utanılacak bir şeymiş, öyle diyor Camus
tak başına mutlu olmak
sesler ve öteki sesler, nerde dünyanın sesleri
leke dokuya işledi
susarak susarak

(Kitap-lık 74, Temmuz-Ağustos 2004)


5- Hilmi YAVUZ (1936)

Türk Şiirinin divan kâtibi… Tutturmuş bir hava gidiyor. İncelikli…

HARFLER VE KALEM VE KÂĞIT

kalemler oldu virân
âh, yıkıldı gitti kâğıt;
sen, herşeyi aslına savuran
elmasın solduğu vakit…

kendine sakla hüznümü,
sözlerimden bir yaz ayır;
yolla yollara yazıları,
şiirimi güllere dağıt, dağ bayır…

akşam geçiyor, bekle, seyret;
yaşadındı, işte bu son kıyamet;
hem neyle bağlısın ki nihayet
ne bir yemin, ne bir bağıt …

âh, tek harfle yazıldı o ağıt…

(Kitap-lık 76, Ekim 2004)






6- Ülkü TAMER (1937)

Sevgili Ülkü, ne güzel söylemişsin; “Anmamak olmaz, yazılmış güzel şiirleri…” Güzelliklerin iklimi sanki sözlerin!

BİR YOLCULUKTAN

Kar, ufkumuzu genişletiyor.
Adresler arasında Şubat ayının adresine rastlıyoruz,
Böcekler arasında uykunun sesine.
Yıl, sıcak ağılına bir tipi olarak çekiliyor şimdi.
Anmamak olmaz Osip Mandelştam’ın mısralarını:
“Petersburg’da buluşacağız yine
Güneşi oraya gömmüşüz gibi.”

Bir kızakla taşıyoruz acılarımızı,
Yamaçlardan hız kazanarak iniyoruz kendi içimize,
Kurt izleri arasında bir çılgınlığın yıkıntılarına rastlıyoruz.
Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri,
Bağışlayan edebiyatı,
Dorukları okyanus yapan yağmuru.

Şiiri gömdük ama yürekte buluşuruz
Kazmalarımızın çarpacağı kristal harflerin umuduyla,
Issız bir adaya inmenin sevinciyle.

Acılar, kızağımızı götürüyor.
Derelerin, madenlerin arasında dolaşıyoruz
Alın taşımızda kırmızı bir lekeyle.
Omuzlarımıza yeraltı kuşları tünemiş
Bir kafes sanarak dışımızı,
Kendilerine usta birer avcı aranıyorlar.

Ovalarda buluşuruz.
Bir şiir kitabının beşinci sayfasında.

(Gösteri 255, Ocak 2004)


7- Güven TURAN (1943)

İz bırakmak! Varolmanın bir sorunu mu?

BİR KIYIDA İÇ KONUŞMALARI

Keskimin işi değil
Kayalardaki bu izler
Yel ve yağmur
Birleşip kuzeyle kazıdı
İmzasını ve deniz
Ekledi elinden geldiğince.

Her sabah
Aynada gördüğüm bu
Kaya da taşıyor
Aynı izleri aynı
Elden çıkma.

Yarı yola bile gelmeden
Bırakacağım
Evimin altında
Denize geçit vermeyen
Yalıyarı.

Aynı zamanda
Başlamadık aşınmaya
Bitmeyecek aynı zamanda.

(Le Poète Travaille 10)


8- Mehmet TANER (1946)

Ah insanlık! Baht; neden taht gibi önemli bir sorun?

AİT
VE AZADE

Almış, uykulu teknede salıngan
Düş eşiğinde avare belleği
Su dibine iniyor çivileme,
Dingin kararlı biteviye,
Tabanı üstünde sırım gibi
Boylu boyunca bir zebani,

Çektiği üç başlı yaba’nın
Huş ağacından dirgeni

Düş aralığından uyanmış baktınız
Dil iki canlı can yarı cansız,
İndiriyor başka tenden o şey
Belli ki bağlı bir örgün ahde,
Ketum yalçın biteviye,
Tepede yüzü yok bir imgeyi;
Terk edilmiş viran yuvaya
Geldiği kör tüneğe kilitli

O yuva ki kadim
Koku üstünde hâlâ,
O şey, ki sizden evvel sizin
Bir vakit sizde belgin,
Sizden azade ve altta,
İndiriyor derya dibine
Kuru rüzgârdan ibaret içi
Tasasından boşalmış, ilineksiz benliği.

İndiniz. Suda bir ampul
Mağmada bir hâle,
Dar, yarattınız kendinize

Bir baht: halılar gibi serilir
Bir tâc: parçalı, içinizde.

(Gösteri 260, Temmuz 2004)


9- Günseli İNAL (1947)

Mistik duygularla dünyayı yorumlamaya kalkarsan bil ki melek katarı az gelir.

MELEK KOLONİSİ

XIII

Geceyi duydum
gecede açılan kapıdan
gizli ışık aydınlattı
sessizce
geçek melek katarlarını
dingin ayışığı kavmi
güçlü kemiksi varlıklar
böyle dağınık
böyle ordular halinde geçerlerken

gördüm o ince bekleyişi
bekleyiş de ki yarayı
dünya kabuğunun akımına kapılıp
ben de kapandım yere
milyarlarca yıl
bir toz zerreciği olduğum günden
cevherin boyutuna çarpıyor bir melek
leylak ve yaseminli sulardan
deniz mağaraları bölgesinden
her bir otun alt bölgesinden
haberler taşındığı
yönler belirlendi ansızın
asimetrik varoluş
bilinmeyen bir geometri içinde
kaynak sularını meleklerin taşıdığı
kızıl kayalar bölgesi
kayboldu melek katarı gördüm
kıyıların birden yok oluşlarında
kıvrımların bağlantısızlığında …

(Le Poète Travaille 10 )





10- Metin GÜVEN (1947)

Kadim şarap yapımı, masalsı dekorlarıyla, ritüeline uygun yapılırdı. Güven, havayı iyi yansıtmış!..

TAMBUR

Bu ikinci kemik
Melek; dolaşırken kırmızı minderlerde kör bir baykuş gibi
Şeytan; yalanıyor iki elinin arasına almış gözlerini!

Önceydi, eskidendi
Çocuklar yeşil kafeslerde yaşardı
Ve kediler, köpeklerin kuyruğuna teneke bağlardı
İnsanın; insanı ve vakti hançerlemesine tarih denmiyordu
[daha.

Çekildim bir kenara
Ve gittim şişko bir tamburun göbeğinde uyudum
Üzerime bassın diye, ayaklarını beyaz şarapla yıkayan güzel kadınlar

Üzerime bassın diye kadınlar!..

(Gösteri 262, Eylül 2004)



11- Sina AKYOL (1950)

Altı da bir, üstü de bir mi yerin? Peki kim ödeyecek hesabı? Çırak oğlan mı?

ÖLÜ HAYAT

(1)
Altında eskidiğim
taşa bak.

Adım,
ona yazılı.


(2)
Ben..
ve taşım…

(Bir gün usta olur…
olur da beğenmez
diye bizi ..

nasıl korkuyoruz
çırak oğlandan.)

(Akatalpa 59, Kasım 2004)



12- Nuri DEMİRCİ (1950)

Öte; mazi midir, gelecek mi? Yanından ve yakınından geçen yaşam onları kapsayabilir mi?

ÖTE

inadı tuttu, astı suratını
yüzü büyük ormana dönük
gitti çitlerin dibine oturdu hayat
oralı olmadım
gölgeye çektim ben de masamı
kıyısına iliştim, eski çalılıklara baktım

o sırada çaldı telefon
yerli malı haftası’nda şiir okuyan çocuk
anlattı durdu
söylemedim ona yüzünü unuttuğumu
sesin mandalina kokuyor da demedim
dedim ki
kirlenmiş bir yakayla dolaşma ortalıkta

sonra ağzı kırık şişelerden esanslı gazozlar içtim
göğüs cebi mendilli ceketler giydim
daha birçok şey
işte, çekirdek yerken çıkardığım sesler falan
düğmelerimi çapraz iliklediğim günler

birden babam öldü
gitti biraz daha öteye oturdu hayat
ben de bir şeyler yaptım
masamı topladım
boncuklu suyla yıkadım telvesi kurumuş fincanı
döküp durdum dalgınlığıma
avcumda bulduğum çayı

başka bir şey, ölüm belki de
sarıyordu beni yavaş yavaş geriye

daha da öteye gidecekti,
bana bak dedim hayata
yukarı çıkan merdiven
iniyor aşağıya da

(Kaşgar 36, Ocak-Şubat 2004)



13- Hüseyin FERHAD (1954)

Hüzünlü bir destan düzer Hüseyni makamı... Kanlı ser’ini kurban etmesin Yezid’e Hüseyin.

KÛFE’DE BİR HÜSEYNÎ AKŞAM

Saplı kalsın göğsümde
kanıma teşne hançerin,
yaramdan damlar tekrar
nasıl olsa bir Hüseyin

Hüseyin bir ayna değil
ki kırılsın Yezid’e,
kan dökülsün ister hırkası
Yezid bir bahane

Sırrı aşikâr bir Hüseyin
aşka verir ser’ini,
tebeşir dairesinde Azrail’in
çözer zifaf düşmesini

Hüseyin kadar şivekâr
kaç isim var dilinde,
kimseye ve herkese ait
bir başka menkıbe

Sanır mısın ki Hüseyin
kumların fısıltısıdır bes,
yazılan sağdan sola
iki veya üç hecelik bir nefes

Hüseyin bir cinaslı avazdır
kişiye özel bir temrin,
bengisuda boğmak gerekir
onu öldürebilmek için

Hârelidir elbet Hüseyin
bir o kadar çocuk,
ateş çemberi değil ki bu çizdiğin
basbayağı bir boşluk

Hüseyin gece bir vakit
dokunmak gibidir güneşe,
eski yarasını Kûfe’nin
yıldızlar basmadan önce

Bencileyin külden bir Hüseyin
ezbere bilir ihaneti,
ruhuma sapladığın hançer
şehvetle ürpertir etimi

Hüseyin bir sırma kamerdir
tasviri nafile bir şehrayîn,
zaten Kerbelâ’ya uçar
sûreti haktan her Hüseyin
(Kaşgar 36, Ocak-Şubat 2004)



14- Şerif ERGİNBAY (1957)

Avunusu; bir yakın, bir uzak mıdır geçmiş yazların? Ruhun açılımı hangi yönde bakalım.

BİR YAKIN BİR UZAK

Ergeç yitirir anlamını uzak
bakış dağılır tuzakların aç ambarında.

Hangi taş çatlamaz da
avunur yosunlarla; bitkin, kurak.

Şenlik büyür, acı balı taslara doldurarak
mumdan güller: yeni istanbul hatırası.

Çanakkale çoktan geçildi
aşk kalplerde bir kürdilihicazkar yarası.

Ruh nasıl doysun, ten: gülün damlası
uzak kızılcık şerbetiydi, çoktan içildi.

Geçti yaz, eski baharlarla avunarak
dalgada yağmur kuşları; bir yakın bir uzak.
(Gösteri 261, Ağustos 2004)



15- Halide YILDIRIM (1959)

Bursa’da yaşayan yazarların yeteneklilerinden. Aramıza hoş geldi, sefalar getirdi.
IŞIKLI ISLIK
-Aydın Çubukçu için-
uslu taylar koşardım
genç sazımın mızrabına
dudağımda ışıklı ıslık
türkülerim dörtnala

yürüyorum üstüme üstüme
kendimin. acayip şık. unutkan
pervaneydim kanadı ışık
- ölmedi, daha ananız oğlum!

bozkırın göğünde saklı
bir çift dumandı sınırımız
zamana sıkışmış ince sızı
- ah, yüreğine yüreğimi vereyimdi.

güneşin zaptıysa uzak ihtimaliniz
dizelerimden merdiven, salıncaklar
gözünüzde deniz’leri görmeye şimdi!

68’di. Yok. bilemedim. 78’miş. yok!
ayaktaşlar suresinden fes!
oryantalizmin madenindeymişiz de,
çıkmaz sokak fenerindeymişiz de. yok!

- bir zahmet tamamlayıver
-- ananız, daha ölmedi oğlum! —
(Agora 37, Mayıs-Haziran 2004)



16- Turgay NAR (1961)

“Gecenin melâli örtüsü” tasavvufi bir tanım kazandırır şiire...
NEMLİ HAZİNE

Gül yaprağında çırpınan kandil
Nasıl da büründün gecenin melâli örtüsünü
Gizleyerek suskunluğunu uyku ile ölüm arasında
Hiçlik nefesini kuşandı karanlığın mürekkebi,
Oysa o nemli hazinede
Ne dil vardı, ne deri, ne kemik…

Üç kez denedin de ay ışığında, gördün
Boş yere bağırıyor boşlukta çırpınışlar
Zaman hâlâ düşmüyor ağırlaşan gövdeden
Sallanıyor bir deri parçasının ucunda sâniyeler,
Anne tükürüğüne batırılmış emzik…
(Gösteri 262, Eylül 2004)


17- Enver TOPALOĞLU (1963)


Yazdıklarının tehlikeli bulunup kişinin Azraili olması hâlâ düşünce özgürlüğüne uzak olduğumuzu göstermez mi?
ZAR

külünü soğutmak için
kararını değiştirsin yağmur
bugün yağsın
herkes sokaktayken

bazen çöl oluyorum
çok oluyorum kendime

niçin kaygılanıyorum
gün gelip yazdıklarım
azrailim olarak mı çıkar karşıma

hafızası sözcükler hayatın
dil yurdundan başka
diyar gezdin mi

insafı yok rüzgârın
bir yandan ekip diktiğini
bir yandan kesip biçiyor

doğru

havada kaybolan zarlar gibi
sorular

beni eve götür sevgilim
(Gösteri 260,Temmuz 2004)

18- Yücel KAYIRAN (1964)

Günlük yaşamın hay huyu kişiyi nerelere sürüklemez ki! Yücel, bu karmaşanın dilini iyi yakalamış ve güzel yansıtmış...

EYVAY!

Sonra dünyaya döndüm; kredi kartlarıma, zaman aşımı faizine, icra memurunun insafına kalmış itibarıma, elektrik faturası kuyruğuna, dünyada ödenmesi gereken borçlarıma, döndüm, muhâneti muhannet edinmiş dostlarıma, kalpleri mühürlenmişlere

Sonra dünyaya döndüm; hatırlamadan olma gözyaşına, geceden başka çağ yok, biliyorum, yerinden çıkan tekrar dönemez yerine, bulamamışın yazgısıdır keder, böyle çizilirmiş kavis insanın yüzüne, döndüm, ah! iddiasını yitirmişin bakışına

Odam gözlerimdeki kederle rutubetli, uyku kokumu yitirmiş yatak, perde olmuş toz eşyadaki parmak izime, yalnızlığın bedeli yok, mutfakta mı dururdu kirli tabak su muslukta, döndüm ah!, olana olmuşa, giderken geride bıraktığım kayboluşa,

Sonra dünyaya döndüm; kendimle nasıl baş ederim kipine, ey ummak fiili, sudaki cilve çukuru, kalbimdeki süveydâ; vazgeçsem kim kalır boşlukta; günahsızlıktı terki terk ettiğim yer, ben dönerken göğsümde kalayını yitirmiş bakıra

Sonra dünyaya döndüm; oruçsuz yakalandığım iftar vaktine; muharrem ayının ilk on gününe, yakışmıyor şan pay gönderilmeyen mutfağa, seher vaktindeki ezan sesine, parmaklarım yokluğu yoklamakla perişan, ey zeminsiz yol! döndüm, ah! ayş-î dehrûza

Döndüm! döne döne kendime dönemeden döndüğüm yere döndüm!

(Varlık 1165, Ekim 2004)




19- Enis AKIN (1965)

Sözcüklerle oynamayı bu kadar seven şair az bulunur. Akın’ın oyununa katılırsınız ya da katılmazsınız. Bu sizin bileceğiniz bir iş! Keyif aldığınız yeri bana da söyleyin!

aşkın boşU sonu

galiba ben biraz fazla uyudum
bir Uydum fazla yazıldım bir buluuta
ten yorulganlıktı u
sakın DELETE tuşuna basma

diye çırpınırdım. omzundan düşen küçük bir Uydum
insan mutluluktan korkuyor olmalı
nerdeyse her yalnızlığın bir rhu var u
ben buldum sandım meleklere inanmamayı

bu sonUmuz sevgilim --uyu
bu uykuyu da düzeltirsen gözlerimiz kamaşır
ellerimiz karıncalanır: artık ne bir isyan ne nisyan
aşk ancak bultlarda çalışır u

--yu yoksa her yer tükenmez bi kalem töreni olur
adam olurz bU uykuyu da düzeltirsek
sonsuz bi konfet yağmurunda, asude
burnuna bakarız ayakkabılarımızın durur

Yasakmeyve 6, Ocak-Şubat 2004)


20- Yılmaz ARSLAN (1968)

Şairlerin tanıklık görevi vardır! Bundan kaçamazlar. Üstlerindeki kiri, pası, miskinliği, uyuşukluğu atsın diye şairler; girmedikleri hal mi kalır!

TANIK

upuzun bir şiir çıkar bu ayrılıktan

bazı şairler bazı şiirlerini
okunmasın diye yazarlar
üstlerinde kederin yükü kalmasın
diye, yakar bazı şiirler şairlerini

hayat tasfiye eder bazı aşkları
adamların içini boşaltmak için
adamların kanını acıtmak için
yollar terk eder bazı aşkları
özlemenin rengine alışsın diye geçmiş günler

üzümler şişede kararır, şarap derler
günün renginden demlenmiştir kokusu
üstünde sarhoşluğu kalmasın diye acının
bazı acılar defneder kadınlarını
belki hüznün hırkası
omuzlarında eskimesin diyedir onların
bu böyle diyedir üstümüze serpilen tüm siyah güller

artık upuzun bir ayrılık çıkar bu şiirden

şairler üzülsün diyedir
yoksulluğuna evlerin ve anıların

bu orta halli ve esmer şiir
bütün bunlara tanıklık etmek içindir.

(Gösteri 257, Mart 2004)



21- Mehmet Can DOĞAN (1969)

Yağmuru gözyaşına benzetmek insanlık tarihi kadar eski bir sanattır! Bu benzetmede tüm unsurları bol bol vardır. İsterseniz daha başkalarını da üretebilirsiniz!

YAĞMUR YAĞAR DELİ GÖNÜL USLANIR

Mustafa Kurt için…
Sabaha kadar yağdı yağmur
dinsin diye bekledim sabaha kadar
horoz sesleri bile ıslandı
yalnızlığın ne önemi var

Balkonlu odada bekledim
ama balkonsuza da salona da
sabaha kadar- hayır
yağdı demeyeceğim gidip geldim

Kimse bu kadar ağlayamaz dedim
aşkta dedim ölümde dedim
ayrılıkta dedim belki- eksildim
belki ne bileyim

Çok söyledim daha da söylerim
yıldızlarıyla gecelerin diliyle mevsimlerin
bir oğlum olmayacak
bir oğlu olacak kızım da benim

İmrendim ama ne imrendim
söken dikmeyi de bilir
dinleyen birini bulursa yağmur- dinlenir
dillensin öyleyse dinlensin

(Kaşgar 36, Ocak- Şubat 2004)



22- Özlem TEZCAN DERTSİZ (1972)

Özlem ilk şiir kitabını çıkardı.

TÖRE KUŞLARI

kapandı ayın gece kursları,
erken açan bademler yüzümü güldürmüyor
tohumlar düştü aşksız bahçelere, evlere
hangi anneler doğurdu, bu isli adamları?


yalnız vahşetini biriktirip ormanın,
beşik yerine kafes hazırlıyor doğumlara, yazlara
hangi yürek yazar bu kanlı kitabı?
kim biler öfkeyle, yavrusunu kesen bıçağı?


su utanır size dokunmaya, değmeye
temizleyemez kalbinizdeki yağlı karayı
maviyi tanımadan, bir kez uçmadan
vuruldu, bıçaklandı töre kuşları


kavruldum, alevlendi, yaktı sözcükler
içimde yağmur kalmadı.

(Akatalpa 52, Nisan 2004)





23- Şeref BİLSEL (1972)

Şiir yazıları yazıyor olması şiirinin önünü kapatmadı bu yıl; zordur ikisini bir arada yürütmek; biri ötekinin ayağına basar çünkü. Sürdürmesini diliyorum.

DAR GÜL

Şuramda bir şey… atıyor,,,
kimden düşmüş, hangi yardan
güneşler ki ezilmiş, anılar ki perçemli
dereağızları, koştukça eksilen atlar
sökülüp gelir arzulu bir diyardan

Kalbimi gezdirdim zarflarla
kalbimi… ölmüş köpeğimden kalma
tasmayla
havlayan tezgâhlardan geçip
teneke kutularda yanan
odunun huyunu gördüm
ağzım uykusuz, ikindilerle
beyaz dikenlerle işleyip durdu
tuzdan bir yol oldu
dar güllere doğru

Savaş haberleri parmaklarımın arasında,
parlıyor ölünün altın dişi gibi
çünkü bütün savaş nedenleri
paha biçilmez bir dişilik taşır
ve çarpar dişi sözcükler, dişi toprak
elektrik
savaş haberleri, kuruyan boğazlar
su kıyıları, soğan zarı
şuramda bir şey… yatıyor akşamdan
göğünü yakmış güvercinler için
göğsüme serptiğim darı

(Kaşgar 36, Ocak-Şubat 2004)


24- Serap ERDOĞAN (1975)

Seyreldi, inceldi ama, şiirden kopmadı. “Az ve öz”ün peşinden mi gidiyor, yoksa bu bir tıkanma belirtisi mi, izleyip göreceğiz...

KUSUR

canımın tuzunda ölen siz
bu bir ömür kayması biliniz
benzemekten yorulmayan bakımlılığınızla
kalmaktan fiil yapanların yanlışı gibisiniz de
niye daha düşünürken bunu
tırnağımda uzayan eski iz

ah sizin bıçaklar için yapılmış
yansız gözleriniz,
odalardan odalara benimle dolaşan ay
sesinizdeki tonlama yırtılınca
dövülmüş yapraklarınız
başka mevsimlere
-çocuklar yaralardan önce-
dökülür ve kapanır içlerine
sonra tüm yaralardan evvel kapılar..
bir nar içiyle görünsün diye ayıplar

bilerek bırakılan bir acem kusuruyuz dünyaya
biz baktıkça dağılması bundan
ev sokağın hayal gücüdür, biliriz

üzgünüz
bir kap su gibi..

(Hayvan 22, Mart 2004)





25- Gonca ÖZMEN (1982)

Geçen yıl, şiiri hakkında yazarken, “Gonca artık büyümeli” demiştim. Bu yıl, “Gonca büyümeye başladı galiba...” diyorum.

KÜSKÜN

Aldım denize bıraktım yüzünü sessizce
Suda dalgın bir mitos bir balığın ağzından

Kentleri anlayınca gördüm mahcup serçeleri
Saçaklar küskün ahşabın dilinden

Gürültüsünü emziremez olmuş toprak
Bir ağaç gölgesine uzanıvermiş bir ev

Günler de ölüp gidiyor anılarını yazamadan
Giderek eskiyor akşamın sesi

Ve sen alacakaranlıkta belli belirsiz anımsanan
Uzunca bir yolu gider gelirdi gözlerin

Beni öpersen tüneklerim dağılır zamana
Avlun olurum arsız otun

Ah! Dinsel diyalektik : arzu ve günah
Saklarım tenimde kumaşa batan iğneyi

Ağırlaşır taş plak, kan kesilir gece
Sonrası ürkü, bir çağ yenilgisi

Söz soyunup çıkarken kabuğundan
Saydıkça çoğalıyor saydıkça hamam böcekleri

(Le Poète Travaille 9)

İhsan Üren






15.12.2006
11547






Geri Dön   Yukarı Çık






© 2006 Her hakkı saklıdır.

Og innenfor en vedvarende kjøring for å holde fansen oppdatert om nye Funimation utgivelser, Ugg Sko Oslo har organisasjonen også lansert en oppdatering ukentlig podcast, Ugg Norges Fake den Funimation QuickieAfter snakker om Funimation er mye mer grunnleggende planer, Ugg Oslo startet Sheehan segmentet fra panelet at flertallet av deltakerne hadde klart Vi har ventet på ivrig: Ugg Votter Pris en gjennomgang av release datoer for noen av de dusinvis av anime serien nå i Funimation køen. Cayuga Heights må ha fullført sin studie før du tar boring avløpsvann og krevde boreoperasjonen for å avsløre sine kjemiske forbindelser og egenskaperUgg Norge Salg , sa DiMura. Hvis en organisasjon er motvillige til å fullstendig avsløre sin boring kjemikalieblandingen, Ugg På Nett DEC mest sannsynlig ikke ville trenger firmaet å avsløre de kjemiske stoffene for publikum, Uggs Oslo City men de bør likevel deles sammen med DEC, nevnte DiMura. 1. substantiv. Kennedy Ugg Forhandlere I Norge Problemene av planeten ikke kan muligens løses ved skeptikere eller kynikere som horisonter er begrenset av det klare realiteter. Uggs Oslo Pris Vi må ha karer som kan drømme om ting som aldri hadde vært.Ugg Boots John F. Kennedy 'Jeg liker Amerika større enn noen annen nasjon i denne verden, Ugg På Nätet og nettopp på grunn av dette, jeg insisterer rundt hensiktsmessig å kritisere henne evig.' James A.